Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine sahip olmasının yanı sıra yüksek genç nüfus oranı, stratejik konumu ve daha birçok avantajlarıyla birlikte son yıllarda sadece Türk yatırımcıların değil yabancı yatırımcıların da gözdesi haline gelmiştir. Özellikle son 20 yılda doğrudan yabancı yatırımlar üzerindeki kısıtlamaları ortadan kaldırması ve yabancı yatırımcılar için daha liberal bir yatırım ortamı hazırlaması bakımından Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD) ülkeleri arasındaki en büyük 2. reformcu ülke olarak göze çarpmaktadır. Türkiye, yatırımcılara rekabet gücü yüksek yatırım koşulları sunarken aynı zamanda tüm yatırımcılara eşit muamele ilkesini gözetmektedir. Güçlü sanayisi ve hizmet sektörü ile Türkiye, 2018 itibarıyla yaklaşık 65.000 uluslararası sermayeli şirkete ev sahipliği yapmaktadır.
Türkiye, 2002 yılında 231 milyar ABD doları olan Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) miktarını 2020 yılında 717 milyar ABD dolarına yükselterek Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) miktarını üç katından fazla arttırmayı başarmıştır. 2002-2020 yılları arasında yıllık ortalama reel GSYH büyüme oranı ise yıllık 5,1 dolaylarında seyrederek istikrarlı ekonomik büyüme sürdürülmeye devam edilmiştir. Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla(GSYİH) - Satın Alma Gücü Paritesi(SAGP) verilerine göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi ve Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde ise en büyük 3. ekonomi konumunda yer almaktadır.
83 milyonun üzerinde nüfusa sahip olan Türkiye’nin nüfusunun yarısı 32 yaşın altındaki genç, dinamik, iyi eğitimli ve yüksek kültürlü bireylerden oluşmaktadır. Bu oran, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin en büyük genç nüfusa sahip ülke olduğunu göstermektedir. Türkiye’de her yıl 183 üniversiteden 800.000’den fazla lisans öğrencisi mezun olmaktadır. Türkiye’nin 32,3 milyondan fazla genç, iyi eğitimli ve dinamik bireyleri Türkiye’nin iş gücü verimliliğini gün geçtikçe daha da arttırmaktadır.
Türkiye, özellikle son yıllarda artan yatırımlarla birlikte ulaşım, telekomünikasyon ve enerji alanlarında yeni ve gelişmiş teknolojik altyapısını oluşturmuştur. Oldukça iyi gelişmiş ve düşük maliyetli deniz ulaşım tesislerinin yanında, Orta ve Doğu Avrupa’yı birbirine bağlayan demiryolu taşımacılığı ve AB ülkelerinin çoğuna iyi yapılandırılmış kara ulaşım yolları ile doğrudan dağıtım mekanizması sağlanması şeklinde avantajlara sahiptir. Türkiye hem Doğu-Batı hem de Kuzey-Güney eksenleri arasında doğal bir köprü oluştururken büyük pazarlara verimli ve uygun maliyetli giriş fırsatı sunmaktadır. Türkiye’den Avrupa, Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki yaklaşık 2 milyar müşteriye erişim sağlamak mümkündür. Bu erişim ile toplam 30 trilyon dolar GSYİH değerindeki birden fazla pazara ulaşma imkânı doğmaktadır.
Türkiye, Avrupa’da Doğu ile Batıyı birbirine bağlayan önemli bir enerji terminali ve koridoru konumunda yer almaktadır. Türkiye, dünyanın kanıtlanmış birincil enerji rezervlerinin yüzde 70’inden fazlasına yakın bir konumda yer alırken, bölgede en büyük enerji tüketicisi olan Avrupa, Türkiye’nin hemen batısında yer almaktadır. Böylece Türkiye enerji geçişinde bir bağlantı noktası ve bir enerji terminali haline gelmektedir.
Teknoloji Bölgeleri, Sanayi Bölgeleri ve Serbest Bölgelerde yatırım yapmak isteyen yabancılar için gelir vergisi muafiyetleri, sosyal güvenlik payı hibesi ve arazi tahsisi dâhil olmak üzere vergi avantajları ve teşvikler sağlanmaktadır. Bunun yanında AR-GE ve İnovasyon Destek Kanunu çıkarılmış stratejik ve büyük ölçekli yatırımlar için ek teşvik imkânları yaratılmıştır.
Türkiye, lojistikte bölgesel bir üs haline gelmiştir. Karayolu taşımacılığında Avrupa’nın en büyüğü olarak bilinmektedir. Denizcilik sektöründe de önemli atılımlar yapmıştır. İşletmeye alınan limanlar ve henüz yapım aşamasında olan yeni limanlar sayesinde deniz ticareti büyük bir ivme kazanmıştır. Türkiye, hava taşımacılığında da yatırımlarına devam etmektedir. Uluslararası yolcu ve kargo taşımacılığında dünyanın en çok gidilen noktasına uçan Türkiye, geniş filosu ile yolcu ve kargo taşımacılığında dünyanın en önemli oyuncularından biri olma amacıyla hareket etmektedir. Demiryolu şebekelerine de yapılacak yatırımlarla desteklenecek lojistik sektörü, Türkiye’nin coğrafi avantajları da göz önüne alındığında büyümesini uzun yıllar sürdürecektir. Doğu ve Batıyı birbirine bağlayan önemli bir ticaret ve enerji köprüsü olan Türkiye’nin jeopolitik konumu, Çin’in tarihi İpek Yolu’nu canlandırma projesi de düşünüldüğünde gelecekte dünya ekonomisinde daha da önem kazanacaktır.